Kızıl Bayrak'tan...
Gazetemizin bu sayısında dış politika alanında yaşanan gelişmeler ön plana çıktı.
İsrail’e “yaptırım kararları” ile şahin kesilen sermaye devleti, hemen ardından onursuzluğun ve ikiyüzlülüğün dibine vurdu. “Füze Kalkanı” gibi tarihsel bir suça imza attı. Bu, ülke topraklarını emperyalizme ve siyonizme kalkan yapmak, kardeş halkların bu gerici güçler lehine silahsızlandırılması ve teslim alınması politikasına hizmet etmektir.
Bu kapsamda bir suç ortaklığı ise doğal olarak bu türden bir adımı, iç politikayı her bakımdan belirleyen bir gelişme haline getiriyor. Öyle ki Kürt halkına yönelik yürütülen savaş ve saldırganlık politikasının emperyalizme ve siyonizme yapılan bu tarihsel hizmetin bir karşılığı ve aynı zamanda bir gereği olduğu gün gibi açıktır. İçeride-dışarıda savaş ve saldırganlık politikası, içeride ve dışarıda kardeş emekçi halkları bir bütün olarak hedefliyor. Ortadoğu’nun mazlum halkları da Kürt halkı gibi hedeftir.
Kapak yazımızı bu önemli konuya ayırdık. Emperyalizme, siyonizme ve işbirlikçilerine karşı mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptık.
Orta sayfamızda ise bu gelişme ile de bağlantılı olmak üzere bir temel değerlendirmeye yer verdik. H.Fırat imzalı değerlendirme 2000’li yılların başında verilmiş üç bölümlük bir konferansın ilk bölümünden oluşuyor. Savaşlar ve anti-emperyalizm konusunu Parti programı ışığında teorik ve tarihsel bir perspektifle ele alan bu değerlendirmenin güncel gelişmelerin kavranması bakımından önemli bir işlevi vardır.
Arka kapağımızı 12 Eylül gündemine ayırdık. Devrimci ve ilerici toplumsal muhalefetin üzerinden buldozer gibi geçen bu ABD patentli darbe, 31. yılında hala da tüm kurumları ve temel uygulamalarıyla yaşamaya devam ediyor. Dahası “sivilleşme” gibi kılıfla gizleniyor ve bizzat bu darbenin çocuğu olan AKP tarafından yaşatılıyor.
***
12 Eylül’ün sürdüğünü gösteren ve sermaye devletinin vahşi katliam geleneğinin yakın dönem örneklerinden olan Ulucanlar katliamının 12. yılı yaklaşıyor. Bu vahşi devlet katliamını lanetlemek ve vahşete karşı sergilenen destansı direnişi ve şehitlerini anmak için hazırlıklar sürüyor.
Ulucanların yıldönümüyle aynı gün AKP’nin sınırsız yetkilerle donattığı polisin katlettiği, komünist işçi Alaattin Karadağ’la ilgili açılan davanın duruşması görülecek. Her ikisi birlikte devletin katliamlarına karşı güçlü bir yanıtın verilmesine vesile edilmelidir. Sermaye devletinin yeni katliamlara hazırlandığı bir dönemde bunu yapmak özellikle önem kazanmıştır.
|